Besteciligi kadar bir etnomüzikolog ve müzik pedagogu olarak da Türk müzik yasamina hizmet etmis olan Ahmed Adnan Saygun, matematik ögretmeni Celal beyin ogludur. Türk Besleri’nin bir üyesi olan besteci, ilk müzik derslerini Ittihat ve Terakki okulunda okurken Ismail Zühtü’den almis, onüç yasinda Rosati’nin piyano ögrencisi olmustur. 1922’den sonra piyano çalismalarini Macar Tevfik Bey ile sürdürmüs, buarada kendi kendine armoni ve kontrpuan bilgisini gelistirmistir.

Saygun, 1924-25 yillarinda Izmir’de ilkokullarda müzik ögretmenligi yapmis, 1926’da ayni görevi Izmir lisesinde sürdürmüstür. 1928’de devlet sinavini kazanarak Paris’e gitmis, once Madame Eugene Borell’in armoni ve kontrpuan derslerini izlemis; sonra Vincent d’Indy’den kompozisyon, Monsieur Borell’den füg ve kompozisyon, Sauberbille’den org müzigi ve Amedee Gatoue’dan Gregor ezgileri derslerini almistir.

1931’de yurda dönen Saygun, Ankara Musiki Muallim Mektebi’nin kontrpuan ögretmenligine atanmis, 1934’te bir yil kadar Riyaset-i Cumhur Orkestrasi’ni yönettikten sonra Istanbul’a gitmistir. 1936’da Istanbul Belediye Konservatuar’inda ögretmenlige baslamistir. 1936’da ülkemize gelen ünlü Macar besteci Bela Bartok ile Anadolu’da geziler yapan Saygun, degisik yörelerden birçok halk ezgisini notaya aktarmistir. Ayni zamanda Istanbul Belediye Konstervatuari’nin arsivindeki çalismalarla Karadeniz oyun havalarini da notaya aktarmistir.

1939’da Halkevleri müfettisligi ve Cumhuriyet Halk Partisi müzik danismanligi görevinde bulunmus; müfettisligi süresince ülkenin çesitli yörelerini dolasma olanagi bulmus, böylece halk müziginin yerel ritm ve ezgilerini derlemistir. 1955’de Ankara’da kurulan Folklör Arastirmalari Kurumu’na kurucu üye olmustur.

Ahmed Adnan Saygun 1964’de Ankara Devlet Konservatuari’nda kompozisyon dersi vemeye baslamis ve bu görevini 1972’ye dek sürdürmüstür. Ayni kurulusta modal müzik dersleri de vermis ve bölüm sefligi yapmistir. Besteci 1960-65 yillarini kapsayan dönemde Milli Egitim Bakanligi Talim Terbiye Kurulu üyeliginde bulunmus, 1972-78 yillari arasinda TRT Yönetim Kurulu üyeligi yapmistir. Ölümüne dek Istanbul Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuari’nda etnomüzikoloji ve kompozisyon dersleri vermistir.

Saygun ‘un ülke sinirlari disinda adini duyurmasini saglayan ilk olay, 1947’de Paris’in Pleyel salonunda Lamoureux orkestrasi tarafindan Yunus Emre Oratoryosu’nun seslendirilmesidir. Ayni yil Internationa Folk Music Council’a yönetim kurulu üyesi seçilmistir. Sanatçi 1949’da Milli Egitim Bakanligi’nin Palmes Academique nisanini, 1955’de Federal Almanya’nin Frederich Schiller Madalyasini, 1958’de Italya’nin Stella Della Soliderieta nisaninin birinciligini ve ayni yil Ingiltere’nin Harriet Cohen Uluslararasi Müzik Ödülü’nin Jean Sibelius kompoziasyon madalyasini almistir. Saygun Macar besteci Bela Bartok ile yaptigi çalismalar dolayisiyla Macaristan Hükumeti tarafindan 1981’de Budapeste’de Bartok Armagani’na deger bulunmustur. 1986’da Bartok’u Anma Komitesi tarafindan düzenlenen Pro Cultura Hungarica ödülümü almistir.

Saygun’un yurt içinde aldigi ödülleri de söyle özetleyebiliriz: 1948’de Inönü Armagani, 1971’de Devlet Sanatçiligi, 1978’de Ege Üniversitesi Fahri Doktorasi, 1981’de Atatürk Sanat Armagani, 1984’de Kültür Bakanligi Büyük Ödülü, Mimar Sinan Üniversitesi’nin kurulusunun 100. yilinda “Osman Hamdi Onur Belgesi”.

Saygun, 1931 yilinda bu yana etnomüzikoloji alaninda pek çok inceleme yapmis, mod-öncesi ve mod-içi müzikler üstüne yaptigi arastirmalar bugün ülkemizde çoksesli müzik çalismalarina isik tutmustur. Modal müzigi ve geleneksel Türk müzigi makamlarini Iran-Yunan müziklerini karsilastirmali olarak incelemistir. Bestecinin tüm yapitlari modal ve yer yer pentatonik yapidadir. Anadolu halk müziklerinde Asya türküleri, Ural türküleri gibi, Macar ve Fin Halk müziginde görülen pentatonik yapilarini arastirarak yayilislarini incelemistir.

Ahmed Adnan Saygun, Atatürk’in evrensellige ulasilabilecek nitelikte, ulusal bir Türk müzigi yazilmasi arzusunu kendine ilke edinmistir. Besteci, sanatin her zaman kökünden ayrilmadan gelisecegine inanarak, “Bütün çalismalarimizda önce Anadolu insaninin nefesini her an içimizde duymamiz gerekir” diyerek bu görüsünü açiklamistir.

Saygun’un opus numarasi verdigi yapitlarinin sayisi 70’i geçmistir. Besteci çalismalarini çesitli dönemlere ayirarak incelemenin dogru olmayacagini düsünmektedir.

1934’de yazdigi Tasbebek ve Özsoy baslikli tek perdelik opera çalismalariyla bu konuda çoksesli Türk müzigine ilk örnekleri vermistir. Bestecinin bundan sonraki opera ve oratoryo çalismalarinda ve sahne kantatlarinda genellikle gerçegi arayan insanin çilesi ve gerçege varisi konu alinmistir. Saygun opera ve oratoryalarinda Türkçe’nin kendine özgü süyleyis ve seslenisini göz önünde tutarak tüm vokal yapitlarinda dogru prozodi kullanimina özen göstermistir. Saygun’un bestelerinde halk ezgileri kadar halk masallari, destanlar ve islam ilahileri de yer alir.

Yapitlarinin bir kisminin yayin hakki SACEM’e ait oldugu gibi, bir kismi Southern Music Publishing Co. (New York) ve bir kismi da Peer Musikverlag’a (Hamburg) aittir.

Evin Ilyasoglu

BACK